10 TEMMUZ 2017-PAZARTESİ-695.km (SÜMELA-MAÇKA-TRABZON-YOMRA-ARSİN)
Saat
07.30’da kalktık. Çadırlarımızı topladık. Bagajlarımızı yüklendikten sonra
Sümela Meryem Ana Manastırına doğru yola çıktık. 2 km. sonra bizim dile
getirdiğimiz çadır kampını gördüğümüzde yanıltıldığımızı anladık. Güven
duygumuz az da olsa zedelenmiş olarak yola devam ettik. Uygun bir çeşme başı
bularak yanımızda bulunan kahvaltılıklarla kahvaltımızı yaptık. Yüklendiğimiz
enerji ile Maçka Çayı’nı takip ederek sürekli tırmanıyorduk. Saat 11.00’de
Sümela Manastırı sosyal tesislerine ulaştık. Biraz dinlendikten sonra
bisikletlerimizi park yerine bırakarak yürüyerek ve video çekimi yaparak Meryem
Ana Manastırına doğru tırmanmaya başladık. Yolumuz ormanlar içerisinde çağlayan
derenin ve kuşların sesleri arasında varyantlar oluşturarak çıkıyordu. Bu doğal
güzelliği araçların motor ve egzoz gürültüsü bozuyordu. Gerçekten dokuya
yakışmıyordu. Yerel yönetimler ve Turizm Bakanlığı bu uyumsuzluğu giderecek
yöntemler oluşturabilir. Sadece ring otobüsü konularak veya teleferik yapılarak
bir çözüm de oluşturulabilir. Güzel ve doğal manzara içerisinde 45 dk. tırmandıktan sonra manastırı gözlem yerine
ulaştık. Manastır, yenilemede olduğundan ziyarete kapalı idi. Meryem Ana
Manastırının tarihçesinde 1300’lü yıllar gösteriliyor. Fotoğraf çekimleri
yaptıktan sonra tekrar video çekimi yaparak aşağıya doğru inişe geçtik. 40
dk.da inişi tamamlayarak sosyal tesislerde mola verdik. Tesiste çalışan Sönmez
Alan arkadaşla sohbet ettik, bilgi alışverişinde bulunduk. İhtiyaçlarımızı
giderdikten sonra Trabzon’a doğru yola çıktık. Saat 18.30’da Trabzon girişinde,
önünde söğüt ağaçlarının bulunduğu kahvede mola verdik. Trabzon’da Kaya ve
Bayram kardeşler akrabalarının daveti üzerine Araklı’ya gitmek üzere tekrar
buluşmak dileğiyle bizden ayrıldılar. Okan arkadaşımla Trabzon Öğretmenevine
gittik. Bisikletlerimizi bahçesine park ettik. Misafirhanede yer olmadığını
belirttiler. Biraz dinlenmek ve plan yapmak için mola verdik. Çarşıyı yaya
olarak gezdik. Lokantada yöresel tatlar tatmak için sipariş verdik. Karalâhana
sarmasını çok berbat yapmışlardı, hiç beğenmedim. Ağzımızda buruk bir tatla
lokantadan ayrıldık. Laz böreği reklamı yapan bir pastaneye girdik. Daha önce
Giresun’da tattığım laz böreği ile hiç alakası yoktu, yani kısacası berbattı.
Lezzet alamadan Trabzon’un kalabalık ve keşmekeş trafiğinden bir an önce
kurtulmak için Yomra’ya doğru yola çıktık. Yomra’dan sonra Arsin’e geldik.
Arsin Öğretmenevine uğradık. Yerleri olmadığını belirttiler. Saat 21.00
olmuştu. Bizde sahile inerek gözden ırak yeşil örtü üzerine çadırlarımızı
kurduk. Sahil turu ve alışveriş yaptıktan sonra çadırlarımıza geri döndük.
Yatmak üzereydik ki belediye görevlisi zabıta memuru burada çadır kurulamayacağını
söyledi, çadırlarımızı kaldırmamızı istedi. Çadır kampının Trabzon’da olduğunu
söyledi. Bunun çok mantıksız olduğunu, çadırlarımızı kaldırmayacağımızı belirttik.
Bu arada öğretmenevi müdürünün de gelmesi ilginç bir rastlantı idi. Kendi aralarında konuştuktan sonra ayrıldılar.
Bunun bir mizansen olabileceğini düşündük. 83 km.lik yolun ve günün yorgunluğunu gidermek
için deniz dalga sesleri arasında iyi geceler temennisiyle matlarımıza uzandık.
Yorumlar
Yorum Gönder