13 TEMMUZ 2017-PERŞEMBE-991.km. (BORÇKA-ARTVİN)
Saat
09.10’da uyandık. Kahvaltımızı yaptık. Günlüğümü yazdım. Dobigez’e fotoğrafları
yükledim. Batum’a geçmek için evrak işlemleri ile uğraştık. Devlet memuru
olduğumuz için Fetö olaylarından dolayı sınırdan kaçak geçişler olduğundan
oldukça titiz davranıyorlardı. Faksla çalıştığımız kurumdan evraklarımızı
istedik. İlçe emniyete gittik. Islak imzasız belgelerin geçersiz olacağını
belirttiler. Okan arkadaşımla Batum’a geçişimizi iptal ederek Çoruh vadisine
gitmeye karar verdik. Kaya ve Bayram arkadaşlar Batum’a geçmek için
uğraşacaklarını ve ondan sonra turlarını sonlandıracaklarını, Ankara’ya
otobüsle döneceklerini belirttiler. Vedalaşarak arkadaşlardan ayrıldık. Tekrar
öğretmenevine giderek eşyalarımızı topladık. Fakat nemden dolayı çamaşırlarımız
tam kurumamıştı. Yapacak bir şey yoktu. Bagajlarımızı bisikletlerimize
yükleyerek saat 13.00 gibi Hopa’dan ayrılarak ilk hedefimiz olan Artvin’in
ilçesi Borçka’ya doğru yola çıktık Çoruh’la buluşmak üzere. Öncelikle
Cankurtaran Geçidini aşmamız gerekiyordu. İlerledikçe yokuşlar daha da
dikleşmeye başladı. Tırmanırken Mola Park’ta mola verdik. İhtiyaçlarımızı
giderdik. Küçük bir aile işletmesi idi. İlköğretim çağındaki çocuklar
çalıştırıyorlardı babaannelerinin eşliğinde. Çocuklarla fotoğraf çekildik izin
isteyerek. Orkun-Altan- Aliya Çelik, Bulut Karabacak, Berkin Ustabaş
kardeşlerimizden vedalaşarak yolu tırmanmaya devam ettik. Hopa’yı kuşbakışı
gören bir gözlem yerinde mola vermiş olan tır sürücüsü Kemal Ganimet ile
tanıştık. Çay ikramında bulundu. Okan arkadaşım ömründe çay içmediği için çay
ikramlarından mahrum kalıyordu. Kemal Beyle sohbet ettik. Özellikle üniversite
sınavında iyi puan almış olan çocuğunun durumu ile. Biz de anladığımız kadarı
ile kendisine yardımcı olmaya çalıştık.
Vedalaştıktan
sonra tekrar tırmanmaya devam ettik. Kan ter içerisinde nihayet zirveye
ulaştık. Cankurtaran Geçidinde fotoğraflar çekildikten sonra çıkışın acısını
çıkarırcasına inişe doğru zeminin düzgünlüğünden de faydalanarak tekerlekler
üzerinde uçuşa geçtik. Uçuş tüm yorgunluğumuzu alıp götürmüştü. Okan arkadaşım
uçuşlarda her zaman benden öndeydi. Böylece adrenalini daha yüksek tutuyor zevk
alıyordu. Borçka’ya yaklaştıkça eğim de azalıyordu. Yolun solunda tarihi bir
köprü bulunuyordu. Fotoğrafını çekmek için mola verdik. Köprünün karşısında bir
HES bulunuyordu. Orada tanıştığımız görevli Kerim Merttürk’le sohbet ettik.
Bisiklet, köprü, HES ve Borçka hakkında. Bilgi alışverişinden sonra iznini
isteyerek fotoğraf çekildikten sonra vedalaşarak ayrıldık. Yolda Vanet
mevkiinde asma köprü üzerinde fotoğraflar çekildikten sonra Borçka’nın
levhasında fotoğraflar çekildik. Nüfusunun 10.900 olduğu yazıyordu. Önerilen “Evin
Pansiyon”u bulmak için Borçka çarşısında tur attık. En çok dikkatimizi çeken
sıvasız ve boyasız binalardı. Bu durum güzelim ilçeyi çirkinleştiriyordu. Evin
Pansiyon’a uğradık fakat fiyatta anlaşamadık. Saat 18.00 olmuştu. Okan
arkadaşımın teklifi üzerine kalma hedefimiz olan Borçka’da yemek yedikten sonra
Artvin’e doğru yola koyulduk. Çıkışta Borçka’dan Arif Navdar’la bisiklet üzerine
sohbet ettikten sonra yola devam ettik. Borçka Baraj Gölü kıyısında birçok
tünelden geçerek saat 21.00’de Artvin’e vardık. Boks turnuvası olduğundan
Artvin’de kalacak yer bulamadık. Şehir girişinde bulunan Polis Kontrol
Merkezinde durumumuzu anlatınca bize çadır kuracak yer gösterdiler. Kendilerine
ait olan lavabo ve tuvaletleri de kullanabileceğimizi söylediler. Teşekkür
ederek bisikletleri de kendilerine emanet ederek Artvin’i diklemesine yürüyerek
240 m.den 650 m. çıktık. Türkiye’nin en dik şehri olabileceğini düşünüyorum.
Saat 23.00’de açık pideci bularak açlığımızı giderdik. Minibüsle inerek
bisikletlerimize ulaştık. Polis arkadaşlara tekrar teşekkür ederek
bisikletlerimiz aldık. Bagajları boşaltarak çadırlarımızı kurduk. Günün
yorgunluğu ile iyi geceler temennisi ile matlarımıza uzandık.
Yorumlar
Yorum Gönder